22.09.2008

Truva Atı | Sedat ONAR



Truva Atı

Son yazımızda, Soros’un Türkiye’de kendine yandaş üniversite, çeşitli kurum ve insanlarla işbirliği yaparak, görünürde Açık Toplum’u(=Yasaksız Toplum) gerçekleştirme; gerçekte ise Amerikan Emperyalizminin (Ben buna yeni adıyla Amerikan Evangelizmi diyorum) menfaatlerini koruma ve geliştirme gayreti içerisinde olduğunu belirtmiştik.

Yazımızda, Soros’un Türkiye’de işbirliği yaptığı insanların tamamına yakınının Sabetayist kökene sahip olmasını da bir tesadüften ibaret olduğunu(!) anlatmaya çalışmıştık. Ancak eski tarihli gazetelere göz attığımızda Genelkurmay’ın andıcında ve çeşitli kitaplarda Sabetayist olarak ismi zikredilen şahısların buna itiraz ettikleri anlaşılıyor. Şimdi aynı şahıslardan bir çoğunun ismine 2004 yılında basılan Soner Yalçın’ın “Efendi-Beyaz Türklerin Büyük Sırrı” kitabında da rastlıyoruz. Ama bu şahısların hiç biri bu kitaptaki iddiaları tekzip etmemişti. Derdimiz Sabetayist avcılığı değil…

Derdimiz, CIA=Soros=Sabetayist denklemi ile Türkiye’nin kaderi üzerinde hükmetme ve iktidar savaşı yapanların bize ve geleceğimize zarar vermesi. Kiminiz anlattıklarıma komplo teorisi de diyebilir, kiminiz deli saçması. Anlattıklarımızın tamamının delillerini basından veya internet ortamından rahatlıkla bulabilirsiniz.

Benim için konunun başlangıcı Genelkurmay Başkanlığınca 2006 yılında yazıldığı iddia edilen Sivil Toplum Kuruluşları konulu andıçtı. Andıçta tamamı Soros tarafından finanse edilen kurum, kuruluş ve şahıslar ifşa ediliyordu. Aslında bunların bir andıçta toplanmasına bile gerek yoktu. Andıç, çeşitli kitap, dergi ve gazetelerin haberlerinin bir özetinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştu. Gizli saklı bir şey yoktu. Ama hangi tarafta olduğu belli olan Taraf gazetesi Genelkurmay’ın ipliğini pazara çıkaracağım telaşıyla kendi kalesine bir gol attı. Haberi okuyup, analiz edenler; adeta 40 başlı ejderhaya dönmüş olan Soros’un yurt içindeki uzantılarını ve işbirlikçilerini öğrendikçe Soros karşıtı cephe güçlendi. Bir çok vatandaş, Genelkurmay Başkanlığının ülkeyi koruma içgüdüsüyle yapmış olduğu çalışmayı taktir etti. Şimdi Genelkurmay hata mı etmişti?

Andıç’ta müthiş imla hataları olabilir, hatta bazı isimler teyid edilmeden yazılmıştır. Zira andıçın yararlanılan kaynaklar kısmında bir çok gazetenin ve derginin isminin yanında 183 internet sitesinden faydalanıldığı da belirtilmiş. Yani kes, kopyala, yapıştır taktiği uygulanmış. Bazı hususlara itiraz edilebilir. Ama andıçta yer alan işbirliğini hiç biri inkar edebildi mi?

Şimdi, Açık Toplumcuların Soros’tan ne kadar para almış oldukları belgelendiği için, bu olayın duyulmasından sonra Açık Toplum Türkiye Temsilciliği artık yapılacak tüm parasal yardımların internet sitelerinden yayınlanacağını ilan ettiler.

Benim bu andıç münasebetiyle iki husus dikkatimi çekti.

Birincisi, devletin gizliliğe en fazla önem verilen kurumundan “hizmete özel” gizlilik derecesinde bir belge günlük bir gazetede yayınlanmasını kimse garipsemedi. Belgeyi sızdıranlar hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını da bilmiyorum. Zaten bu andıç meselesi ilk mesele değildi. Daha önceden de askeri karargahlarda yayınlanmış bazı andıçlar, çok gizli emirler gazetelerde boy boy yayınlanmıştı. Bütün bunları bir kenara bırakın, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek’in Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahındaki odasında bulunan bilgisayardaki “Darbe Günlükleri” komple Nokta dergisinde yayınlanmamış mıydı?

Silahlı Kuvvetlerimizin en büyük sırlarının olduğu karargahlar dingonun ahırı değil ki, bütün belgeler ulu orta göz önünde bulunsun. Yapılan işlemlerin dünya literatüründeki adı Casusluktur. Kimse bunun üzerine eğilmedi. Herkes “Allah korumuş, bakın biz sakin sakin yaşarken askerler darbe yapacakmış” kısırdöngüsünün dışına çıkılamadı.

Andıçlarda da aynı manzara hakimdi. Herkes “Aman Allahım hepimizi askerler fişliyormuş” demekten öte bir şey yapamadı.

Sevgili okurlarım, ben bunları militarist bir ideolojiyi savunmak veya darbe yanlısı olduğum için yazmıyorum. Ortada bir realite var. Devletin gizli belgeleri piyasada herkes tarafından okunuyor. Yarın, önemli bir askeri ihale, önemli silah depolarının yerleri, birliklerimizin taarruz ve savunma planları gazetelerde yayımlanmaya başlarsa ne yapacağız? Uçaklarımızın ne zaman Kandil’i bombalayacağına dair harekat mesajları PKK’nın internet sitelerinde yayımlanırsa mı karşı çıkacağız?

İkinci dikkatimi çeken nokta ise şu oldu: andıçta yer alan kurum ve kuruluşların ortak noktası… Hepsinin kıyısından veya köşesinden Türk Silahlı Kuvvetlerine, Ulusalcılara, Atatürkçülere nefret kusan tipler olması. Bunların içinde bölücü Kürtçüler, İrticacılar ve 2nci Cumhuriyetçiler ön sırada yer alıyor. Nitekim aldıkları paraların hakkını da vermiyor değiller hani… Bir bakıyorsun Ermeni konferansı hepsi tam tekmil orada, bir bakıyorsun Kürtlere özerklik tezlerinin gümbür gümbür dile getirildiği toplantılar hepsi hazır kuvvet. Ama hiçbiri bölücü PKK’ya tek laf söyleyemiyor, Türkiye’nin geleceğinin yok pahasına satılmasına ses çıkaramıyorlar.

Aslında üçüncü nokta aklıma gelmemişti ama onu da söylemeden geçemeyeceğim. İsterlerse servet düşmanı desinler. Bu ekibin tamamına yakınının bir eli yağda bir eli balda. Hepsi villalarda oturup, Vakko’dan giyinir. Altlarında son model arabalar, bankalarda torunlarının geleceğini kurtaracak kadar para ile durdukları yerde bu toprakların askerine söverler, moralini bozarlar; gençlerinin aklını çelip yanlarına çekmeye çalışırlar.

Bunlara göre Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar büyük bir ülke. Bu lafı hangisinin dediğini internette bulabilirsiniz.

Soros Türkiye’yi ziyareti sırasında Sabancı Üniversitesi’ndeki konferansta Türkiye’ye biçtiği rolü de net olarak ifade etmişti. “Türkiye’nin en iyi ihraç malı ordusudur.” Avanesi de var güçleriyle Soros’un bu talimatını gerçekleştirmeye çalışıyor…

İster inanın, ister komplo teorisi deyin… Andıçta yer alanlar Truva Atı değilse nedir?

Tarih : 20.04.2008

Hiç yorum yok: