22.09.2008

Ergenekon ve Mossad | Sedat ONAR




Ergenekon ve Mossad

Son da söyleyeceğimizi başta söyleyelim.

20 Ekim’de Silivri Cezaevi Duruşma Salonu’nda başlayacak Ergenekon Davası öncesinde veya yakın dönem içinde sansasyonel bir eylem tezgahlanacak ve Ergenekonculara mal edilecek. Dolayısıyla davanın seyrine olumsuz etki edecek.

Benim tezim şu: Tuncay Güney öldürülecek…

Hani bizim hakkında Kuzuların Cazgırlığı başlıklı makaleleri yazdığımız Tuncay Güney. Kuzu Tuncay…

Kim mi öldürecek? Benim teorime göre Mossad.

Gelelim teorimizi kurmaya…

*****

Ergenekon soruşturmasına esas olan belgelerin kaynağı şu an Kanada’da yaşayan, kendini Musevi dinine adamış Çorumlu Tuncay Güney isimli zırtapoz.

İnternette küçük bir araştırma yaptım. Şahsen tanıyanların tamamına yakını bu şahsın ne kadar cibilliyetsiz biri olduğu konusunda hem fikir. Bu zavallı, ünlü olmak için hayatı boyunca müthiş bir gayret göstermiş. Bu uğurda girmediği yasa dışı iş kalmamış. Ancak, tek çıkar yolu, Ergenekon örgütü diye Bağımsız Türkiye idealini savunanlara savaş açan tarikatçı örgütlenmelerin ve yabancı gizli servislerin yanında yer almakla bulmuş. İlavesi var. Bu şahıs 5 Eylül’de verdiği bir röportajda; “Ben Çorum’u dünyaya tanıttım. Bunun için oraya heykelimi dikmeleri lazım” şeklinde bir de böbürlenmiş… Neyse…

Bizim kuzu Tuncay’ı en iyi tanıyan ve çözen iki kişi var. Biri İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Eski Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, diğeri de Kanada-Türk Dernekleri Federasyonu bünyesinde yayın yapan CANADATÜRK dergisinin editörü Hasan Yılmaz…

Adil Serdar Saçan yaptığı tüm açıklamalarda Tuncay’ın Fettullahçı örgütlenmenin piyonu olduğunu, yabancı gizli servisler tarafından da kolaylıkla kullanılabilecek bir zihniyette olduğunu net olarak söylüyor.

Gelelim Hasan Yılmaz’a…

Hasan Yılmaz bu dergideki muhtelif yazılarında Tuncay Güney’in federasyon yönetimini ele geçirmek için neler yaptığını, ancak karanlık ilişkilerinin farkına varılmasından dolayı nasıl dışlandığını, 50 bin kişilik Kanada’da yaşayan Türk cemaati içinde istenmeyen bir kişi olduğunu tek tek açıklamış. Özellikle Tuncay Güney hakkında güzel bilgiler toplamış, bunları okuyucularıyla paylaşmış.

Hasan Yılmaz, 4 nisan 2008 günü “Tuncay Güney ve Ergenekon” başlıklı bir yazı kaleme almış. Makalesinin bir bölümündeki bir bilgi notu benim dikkatimi çekti. “ Tuncay Güney, bir süre önce karşılaştığı bir Türk’e:

‘Beni bugün Gül aradı’ demiş.

Arkadaş da, ‘Toronto Türk Festivali’nin organizatörü Mehmet Gül mü’ diye karşılık vermiş.

‘Yok, Abdullah Gül. Cumhurbaşkanı. Ergenekon konusunda tüm bildiklerini anlat da örgütü ortaya çıkaralım” diye ricada bulunmuş. “

Notun can alıcı noktası bu…

Eğer doğruysa vahim bir durum var demektir. Vahim olan kısmını biraz sonra anlatacağım.

Zira Tuncay Güney’in tüm anlattıkları ayet-i kerime gibi doğru kabul edilip, iddianamede yer aldı. İddianamenin iskeletini teşkil etti. Doğruluğu sorgulanmadı. Hatta, devlete üst düzey hizmet etmiş, yıllarca terörle mücadele etmiş Komutanlarımız dahi Tuncay Güney’in 2001 yılındaki ifadeleri ve elindeki belgeler doğrultusunda tutuklandı. Demek ki, peşinen Tuncay doğru söylediği kabul ediliyor; o zaman, yukarıdaki bilgi notunu da doğru kabul etmemiz gerekiyor!

İçinde üst düzey paşaların tutuklu olduğu bir davada Cumhurbaşkanı’nın direkt müdahil olduğu bir durumla herhalde Cumhuriyet tarihinde ilk defa karşılaşıyoruz. Bekleyelim. Doğru mu, yalan mı, kısa sürede anlaşılır.

*****

Yine Kanada’da yaşayan ve Fettullah Gülen’e yakınlığı ile tanınan Faruk Arslan isimli gazetecinin 1 Ekim 2006 tarihinde “gasteci.com” adlı internet sitesinde yayınlanan makalesinde şöyle bir iddia vardı:

“İsrail istihbarat servisi Mossad, Tuncay Güney’e ‘Faruk Arslan’ın Mossad için çalışması için aracılık yapmasını’ teklif ediyor. Ancak Faruk Arslan’ı tanıyan Tuncay, Mossad’a ‘Faruk onurlu bir Müslüman’dır, ajanlık yapmaz’ diyerek teklifi Faruk Arslan’a ulaştırmadan red dediyor. Daha sonra da durumu Faruk Arslan’a iletiyor.

Bana göre bu iddia bile, Tuncay’ın Mossad ile yakın bir ilişki kurduğunun en bariz kanıtı.

*****

Bir diğer kanıtta Mısır’dan…

1 Ocak 2007 tarihinde Mısır İstihbarat Servisi Mukhabaarat Al-Aama 5 yıl süren bir takibi sonuçlandırdı. Muhammed Essam Günam El Atar isimli bir Mısır’lı İsrail hesabına casusluk yaptığı için tutuklandı ve mahkeme tarafından 15 yıl ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı.

Meselenin bizi ilgilendiren yönü ise bundan sonra başlıyor.

Mahkeme kararında El Atar ile birlikte iki kişiye daha 15’er yıl hapis cezası verildi. Ama gıyaplarında. Zira adamlar yakalanamamıştı. Gıyaplarında Mossad casusu olduğu için ceza verilen iki kişiden birinin adı Kemal Kosba, diğerinin adı da Daniel Levi sahte kimliğini kullanan Tuncay Bubay’dı. Her ikisinin yakalanması için İnterpol aracılığıyla kırmızı bülten çıkarıldı.

Mısır’da hazırlanan iddianamede, bu iki Mossad casusunun El Atar’ı 2003 yılında İstanbul’da Mossad için devşirdiği; 2003 yılından sonra El Atar’ı Kanada’ya gönderip, orada bir bankada iş bulmasını sağladığı; Arap veya Müslüman kökenli kişiler hakkında El Atar aracılığıyla muazzam bilgiler elde edip bunu Mossad’a gönderdikleri açıklanıyor.

Yalnız bilinen bir şey var ki, Tuncay Bubay adında bir şahıs yaşamıyor.

Tuncay Bubay ve Daniel Levi sahte kimliklerini kullanan dünyada bir kişi var. Bizim kuzu Tuncay. İstanbul’da yapılan soruşturmada Tuncay Güney’in Tuncay Bubay adına düzenlenmiş sahte bir kimlik kullandığı tespit edilmiş. Daniel Levi sahte ismini ise Kanada’da kullanıyor.

*****

Tuncay Güney’i Kanada’da Mossad koruyor. Tuncay’a ulaşılabilmesi için Mossad engelinin aşılması gerekiyor.

*****

Şayet bu yakın dönemde, özellikle 20 Ekim’deki duruşma öncesinde Tuncay Güney’in öldürülmesi kime mal edilebilir?

Elbette, Ergenekonculara…

Bir taşla iki kuş vurulmuş olur. Birincisi, Tuncay Güney’de çıkan Ergenekon ile ilgili iddianamenin esasını teşkil eden belgelerin nasıl hazırlandığının ipuçları ortadan kalkar. İkincisi, Ergenekon hakkında henüz net karar verememiş olanların zihninde Ergenekon’un ne kadar güçlü bir örgüt olduğu imajı yaratılarak, böyle güçlü bir örgütün mutlaka yıkılması gerektiği düşüncesi oluşturulur.



Hurşit Tolon paşamız Süleymaniye’de Türk askerinin başına Amerikalılar tarafından çuval geçirildiğinde “Biz bunları not aldık” diyerek üstü kapalı bir tehdit yapmasının bedelini, Mossad tarafından hazırlanmış ve Tuncay Güney aracılığı ile gündeme getirilmiş belgeler aracılığı ile mi ödeyecek?

Bunun cevabını en iyi Fehmi Koru biliyormuş. Belgeler daha Tuncay Güney’e ulaşmadan Fehmi Koru’ya ulaşmış. Ama gündeme gelişi Tuncay’la olmuş.

*****

Tuncaycım, aman kendine dikkat et. Seni koruyan Mossad’a göre bundan sonra yaşaman bir çok grup için tehlike arz ediyor. Türkiye için yaşayıp yaşamaman nasıl olsa fark etmez. Bu kadar gürültüye rağmen ismin iddianamede sanık olarak bile geçmiyor. Seni zaten Türkiye aramıyor. Kırmızı bültenle casus olarak şimdilik Mısır arıyor. Yakalarlarsa öpüverirler. Onlar yakalamazsa, zaten senin gibi güvenilmez bir tipten Mossad katsası olamayacağını İsrailliler biliyor. Seni bir güzel Yahuda’ya ulaştırıverirler. Olan Çorum’daki zavallı annene olur. Üzülür.

Sedat ONAR

Tarih : 20.09.2008

Hiç yorum yok: