22.09.2008

Güngören Bombaları | Sedat ONAR




Güngören Bombaları

Böyle olacağı aylar önceden belliydi. Ama kesin yeri ve tarihi net olarak bilinmiyordu. Bilinmesi de mümkün değil. Masum insanları hedef alan bu tip bombalama eylemleri bizzat örgütün üst düzey mensuplarından alınan talimatla, kendilerini son derece iyi kamufle eden iyi yetişmiş militanlarca yapılır.

Serseri mayın gibi serseri bombalardır bunlar. Eylem, örgütler tarafından üst düzey gizlilik uygulanarak yapılır. Hatta son dönemlerde bu tarz bombalama eylemlerini uygulayacak militanlar yerel düzeydeki sorumlularla irtibata dahi geçmezler. Barınmaları, hedef seçmeleri ve zamanlaması tamamen kendi inisiyatiflerine bırakılmıştır.

22 Mayıs 2007 tarihinde Ankara’nın Ulus semtindeki Anafartalar Çarşısı önündeki otobüs durağında bir canlı bomba üzerindeki patlayıcılarla kendini havaya uçurdu. Olayda 6 kişi öldü, 100 kişi yaralandı. Patlayıcı olarak RDX maddesi kullanılmıştı. Olayda siviller öldüğü için PKK ilk başlarda olayı üslenmedi. Ancak örgüt bağlantıları ispatlanınca PKK inkar edemedi ve eylemi üslendi.

3 Ocak 2008’de Diyarbakır’ın Ofis semtinde askeri servis araçları geçerken uzaktan kumandayla bir bomba patlatıldı. Sonuç: 6 ölü, 67 yaralı. PKK ilk bir hafta eylemi üslenmedi. Üç gün sonra bombayı koyan militan yakalanınca, PKK eylemi üslendi. Bu olayda da RDX patlayıcısı kullanılmıştı.

Her iki olaydan sonra standart olarak ne yapıldı, biliyor musunuz?

Millet evlerinin balkonuna bayrak astı.

Yetkili ve yetkisizler rütbe sırasına göre terörü kınayan açıklamalarını yaptılar.

Polis operasyonlarına devam etti.

Ölenlerin aileleri mezarlığı mesken tuttular.

Yaralıların aileleri hastane kapılarında sabahlayıp, hastane masraflarını nasıl karşılayacaklarını kara kara düşünmeye devam ettiler.

DTP’liler eylem keşke sivillere değil de askerlere yapılsaydı; ama ne yapalım, bu bir savaş kurunun yanında yaş da yanar, dediler.

Velhasıl ölene tabut, kalana da zabıt tutuldu, asayiş de berkemal oldu.

Modern toplumlarda toplumsal hafızanın olmayışı herhalde bir hastalık…

Dün akşam da İstanbul Güngören’de benzer bir kahpelik yapıldı. Minnacık yavrulara dahi kıydılar. Aynı tür patlayıcı kullanılmıştı. PKK aynı refleksi gösterip, sahiplenmemişti.

Halbuki, PKK’nın yayın organlarında örgütün Başkanlık Konseyi üyesi teröristler, Kandil Dağı ve Kuzey Irak’taki kampların Hava Kuvvetlerimiz tarafından bombalanmaya başlamasından sonra kendilerinin de intihar saldırılarına ve hedef gözetmeksizin toplu katliamlara başlayacaklarını duyurmuştu. Gizli saklı bir şey yapmadılar. Adamlar sağ gösterip sağ vurdu. Üç gün sonra kendileri de bir açıklama yapıp:”Biz sivil insanların ölmesinden üzüntü duyduk, Türk ve Kürt Halklarından özür dileriz. Bir daha böyle sivil hedefler bombalanmayacak” derler. Kimseden de tık çıkmaz.

DTP de benzer bir açıklama yapıp olayı geçiştiriverir. Gerçi AKP, CHP ve MHP’nin açıklamaları daha mı farklı olacak? Sanmam.

Toplumsal bir muhalefet yapacak mıyız? O’nu da sanmam.

Arkadaş, biz ölmeye, bu kahpeler de çoluk, çocuk demeden öldürmeye devam edecekler. Ne biz ölmekle eksileceğiz, ne de onlar katletmekten usanacak. Ta nereye kadar mı? Allah korusun ama herhalde Türkiye’de çok büyük bir iç savaş çıkana kadar…

Bu eylemi El-Kaide yapmamış mıdır? Ben zor bir ihtimal olarak görüyorum. El-Kaide de sağ gösterip, sağ vuruyor. Hedefleri gayet net: ABD ve İsrail… O’nun dışında Irak’taki gibi rasgele kitle katliamını şimdilik yapmıyor. Ama yapmayacağına dair de bir garanti yok.

Dünkü olayda beni üzen ve sevindiren iki şey oldu. Üzen olay birinci bomba patladıktan sonra olay yerine polisin müdahalesi geçti. Şayet önceden gelip, bölgeyi kontrol altına alabilmiş olsaydı, kayıplarımız bu kadar fazla olmazdı. Belki de polisimiz o esnada Ergenekon’un 8nci dalgasını planlıyordu, bilemem…

Sevindiren ve duygulandıran olaysa: birinci patlamadan sonra kimsenin bir adım ötesini düşünmeden, sadece samimi duygularla yaralıların yardımına koşmasıdır. Demek ki, bizim başımıza da benzer olay gelse, sokakta hiç tanımadığımız insanlar fedakarca imdadımıza koşacak. Kimi aklı evveller, böyle yardıma koşmayı saflık olarak sunmaya çalışıyor. Ama saf olan güzel ve samimi değil midir?

Daha önceleri bu tür olaylarda çok sinirlenip, küfrediyordum. Tebessüm edenlere kına gönderiyordum. Ancak bombalarla yaşamaya alıştıktan sonra küfretmeyip, tepki göstermeyi ve tedbir almamız daha iyi olur diye düşünüyorum.

Herhalde, neo-şeriatçı ve neo-liberalist kesim bu olayı da kime yamayacaklar, merak ediyorum…

DTP’nin evvelki hafta Ankara’nın göbeğinde yaptığı Apo’nun ve Murat Karayılan’ın kardeşlerinin şeref(!) konuğu olduğu parti kongresinde Dağlıca Karakolu baskınını yücelten Oramar türküsü nasıl kongre boyunca çaldı da, koca Türkiye’den çıt çıkmadıysa, bu bombalamadan sonra da ahım şahım bir tepki beklemiyorum.

Ne diyordu legal DTP’nin başkentimizde yaptığı kongrede halay çekilerek, hep bir ağızdan söylenen Oramar türküsünde:

“Kürdistan’da isyan ettik,

Türk’ün tahtını salladılar,

Dünya’ya seslerini duyurdular

Gerilla bir güzel intikam aldı.”

Ergenekon hakkında hiç durmaksızın yayın yapan gazetelerde, demeçler veren devlet adamlarımızda bu kongre ile ilgili bir şey söylediklerini duydunuz mu?

12 şehidimizin olduğu Dağlıca saldırısının türküsü DTP kongresinin fon müziği, 17 insanımızın şehit olduğu Güngören saldırısından sonra yapılacak türküyü de DTP marşı olarak çalarlarsa şaşırmam… Nasıl olsa, tepki gösteren çıkmayacak…

Biz Ergenekon iddianamesi okumakla meşgulüz!...


Tarih : 28.07.2008

Hiç yorum yok: