10.09.2008

Apo da Kuvvay-ı Milliyeciymiş!

Bookmark Post in Technorati



Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi… Hani, rüyada görsem inanmam dedikleri husus var ya, şimdi gerçekleşti. Ben de şaştım kaldım!..

Ey ahali, duyduk duymadık demeyin, Apo’da Kuvvay-ı Milliyeciymiş!.

Valla bunu ben demiyorum. Apo’nun bizzat kendisi diyor. Geçen hafta İmralı adasında avukatları ile yaptığı görüşme, her zamanki gibi görüşme yaptığı günün akşamı PKK yanlısı yayın organlarında ve internet sitelerinde boy boy yayınlanmıştı ya, orada söylüyor.

Apo’nun Kuvvay-ı Milliyeciliği bizim gibi de değil. Sert, fütursuz, acımasız. Nasıl olsa müebbet hapis cezası almışım, bundan sonra ilave ceza verecek halleri yok deyip, patlatmış demeci…

Demiş ki:

“Ben bu coğrafyada yasayan tüm halkların kardeşliğine inanan biriyim. Ve bütün mücadelemi de bu halkların bu coğrafyada kardeşçe ve barış içerisinde yasaması için verdim, vermeye devam edeceğim. Benim hayata geçirmeye çalıştığım 1920'lerin Kuvvay-i Milliye ruhudur…”

Hayda, bu da nereden çıktı demeyin… Dedim ya, ben de şaştım kaldım. Ancak kendince milliyetçilikle, Kuvvay-ı Milliye ruhunu ayırmış.

Ondan sonrasında demiş ki: ”Paşalar açıklama yaptılar. Mustafa Kemal’in yarattığı ulus-devlet çizgisine bağlı kalacaklarını söylüyorlar. Ama Mustafa Kemal'in yarattığı Cumhuriyet çizgisiydi. 1920'lerdeki Kuvvay-ı Milliye ruhuydu. Bunların Mustafa Kemal’in çizgisiyle ilgisi yok, tamamıyla bahsettiğim İngiliz ve Yahudi sermaye güçlerinin çizdiği yanlış Türk milliyetçiliğidir.”

Valla bravo! Apo’nun bile Atatürkçü, Kuvvay-ı Milliyeci olacağı tutmuş. Demek ki genel gidişattan O’da memnun değil. Apo kendini neredeyse en büyük Kuvvay-ı Milliyeci ilan edecek. Memleketin birlik ve dirliği için, cumhuriyet ideolojisinin devamı için kendisini engel olarak gören güçlerin tehdidiyle karşılaştığını da söylüyor. Hem de ilginç bir benzetmeyle…

“Beni tehdit etmek istiyorlarsa edebilirler. Zaten beni buraya getiren de onlar. Bana mesaj vermeye çalışıyorlar, elimizin altındasın, sana istediğimizi yapabiliriz, demek istiyorlar. Ben 15 yaşındaki kız çocuğu değilim, beni kandıramazlar, ben ölümden korkmuyorum.”

Deme ya, yakalandığın ilk gün hemen yelkenleri indirmiş, bu çatışmaların durması için elinden geleni yapacağını söyleyerek, dağda senin adına çarpışan militanları bir dakikada madara etmiştin. Ki, bunların içinde senin 15 yaşında kız çocuğu diye küçümsediğin, kandırılmış ama teslim olmayarak ölmeyi tercih eden kız çocukları da vardı…

Apo’ya göre, şu anda askerlerimizi şehit edenlerde herhalde Kuvvay-ı Milliye Cudi Teşkilatı, Müdafa-i Hukuk Kandil Teşkilatıdır. Barış için kendini adadığını, bu uğurda hayatını ortaya koyduğunu söylüyor, ama O’nun barış anlayışı sadece askerin kanının dökülmesinden ibaret.

●●●●●

Artık PKK kılıf değiştirdi. Apo meydanlarda DTP aracılığı ile her ne kadar etkin olsa da, PKK Apo’nun kontrolünden çıktı. Kendilerince yeniden yapılanma süreci olarak gördükleri dönemde örgüt ana ağırlığı ile Suriyelilerin denetimine girdi. Örgüt üzerindeki dış destek etkisi Apo’nun cezaevinden verdiği talimatlardan daha etkin olmaya başladı.

Artık istese de Apo PKK’yı kontrol edemez. PKK üzerindeki kontrolünün azaldığını hisseden Apo bu sefer farklı bir strateji geliştirmeye başladı. Yıllardır bölgedeki terör olaylarından dolayı ekonomik olarak büyük sıkıntılar içine girmiş olan bölge halkı artık PKK’nın söylemlerinden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Barış ve huzur bir çok isteğin önüne geçti.

Bunu fark eden Apo bölge halkını yanına çekebilmek için bölge halkının istekleri doğrultusunda ifadeler kullanarak yanına çekmeyi planlıyor. Bunda da pek başarılı olduğu söylenemez.

Zira bölge halkını DTP aracılığı ile kontrol altında tutmak isterken, DTP’nin içinde Apo’dan daha radikal olan kanat Apo’nun silahsız siyaset çağrısını kaale almıyor, daha çok kan dökülmesi için uğraşıyor. Bu kanada göre, her iki taraftan ne kadar çok kan dökülürse o kadar iyi olacak anlayışı yerleşmiş. Bu sivri akıllılar, daha fazla kan dökülürse “Devlet” pes edecek ve PKK’nın siyasi temsilcisi sıfatıyla DTP ile masaya oturacak, anlayışıyla hareket ediyor. Dolayısıyla özerk bölgenin resmi hükümeti bunlardan teşkil edilecek. Daha çok beklerler…

Bu kırılmayı gören Apo söylem değiştirdi. Geçte olsa doğru yolu görmeye başladı. Ama iş işten geçmek üzere, Apo’nun şahsında simgeleşen terör örgütü kan dökmeyi ayakta kalabilmesinin yegane şartı olarak gördüğü sürece bu coğrafyada barış ve kardeşlik rüzgarlarının esmesi zor gözüküyor.

Ne diyelim, Apo yeni yeni ıslah olmaya başladı demektir. Doğru yolu görüp, hidayete ermeye başlamış. Kardeş kanının dökülmesinin sadece bu coğrafyada değil, tüm bölgede çok büyük bir insanlık dramını yaratacak vahşete dönüşeceğini artık hesaplayabiliyor.

İşin ilginç tarafı nedir biliyor musunuz? Apo bile artık kan dökmenin anlamsızlığına inanmaya başlamışken, silahsız siyaseti savunduğunu iddia eden Emine Ayna gibi fanatikler söz ve eylemlerinde hala kan dökülmesini öven, teşvik eden tutumlarından vazgeçmiyor.

Hala DTP kongrelerinde, toplantılarında Oramar Türküsünü parti marşı gibi çalıp, Dağlıca’da şehit olan 12 askerimizle dalga geçmeye çalışıyorlar. Hem de Cudi dağında değil, İstanbul’un göbeğinde, Adana’nın meydanlarında…

Bunlarında akılları başlarına gelecek ama ne zaman? Gerçek Kuvvay-ı Milliyeciler milletin aklının başına gelmesine yardımcı olacak ama buna da devlet izin vermiyor… Oramar türküsü meydanlarda söylenirken, sinirlenenleri tek tek yakalayıp, içeri atıyorlar.

Bakalım şu şeriatçı kesim bizimle uğraştığı kadar Apo’yla uğraşabilecek mi? Malum Kuvvay-ı Milliyecilere düşmanlar ya, Apo’da Kuvvay-ı Milliyeci oldu, bakalım ne yapacaklar?

●●●●●

Dedim ya, rüyada görseydim inanmazdım; Apo, Kuvvay-ı Milliyeci olduysa, biz neci oluyoruz? Doğruysa, valla Kuvvay-ı Milliyecilikten istifa edeceğim...

Sedat ONAR